Konkordatoda Çekişmeli Alacaklar Hakkında Dava Açılması (İİK m. 308/b) ve Dava Şartı Arabuluculuk
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 27.03.2024 tarihli ve 2024/362 E., 2024/748 K. sayılı kararıyla konkordatoda çekişmeli alacaklar için açılan davaların dava şartı arabuluculuğa tâbi olmadığına karar vermiştir.
Dairenin temel gerekçesine göre;
“7-Çekişmeli alacaklar hakkındaki açılacak dava, görevli ve yetkili mahkeme ile yargılama usulleri ve ispat hukuku kuralları bakımından genel hükümlere tabi olacaktır. Örneğin çekişmeli alacak olacak kira sözleşmesi ise kaynaklı uyuşmazlık Sulh Hukuk Mahkemesi’nde işçilik alacaklarına ilişkin uyuşmazlık … Mahkemesinde, ticari olmayan bir alacağa dayalı uyuşmazlık ise Asliye Hukuk Mahkemesinde, ticari nitelikte bir alacak ise Asliye Ticaret Mahkemesinde görülecektir. Kanun koyucu burada her uyuşmazlığın uzman mahkemelerde görülmesine ilişkin genel ilkeden ayrılmamıştır. Genel hükümlere tabi olma sadece bu konularda söz konusudur. Buna karşılık, aşağıda anlatılacağı üzere alacağın tahsili genel hükümlere tabi değildir.
8-Yukarıda değinildiği üzere tasdik edilen konkordato genel olarak bütün alacaklılar için mecburi ve bağlayıcı olduğundan çekişmeli alacağın mukadderatı da konkordato hükümlerine tabiidir. Bir başka deyişle çekişmeli alacak hakkında karar veren mahkeme, konkordato projesini göz önünde bulundurarak alacağın tasdik edilen vade, tenzilat ve diğer ödeme koşullarına göre tahsil edilmesi yönünde hüküm kuracaktır. Aksi halde hem ödemeler dengesi bozulur hem de alacaklılar arasında eşitsizlik yaratılmış olur. Bu nedenle, çekişmeli alacak davası ile konkordato prosedürü arasında sıkı bir ilişki olması ve korunan menfaat nedeniyle de doktrinde de zorunlu arabuculuğa tabi olmadığı sonucuna varılmıştır. (ERMENEK, İbrahim/AZAKLI ARSLAN, Betül “İcra ve İflas Hukuku Açısından Ticari Davalarda Arabulucuya Başvuru Zorunluluğu”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı:148,2020, s:152.)
9-Konkordato davasında hem davanın kabulü hem de davanın reddi alacaklıları etkileyecektir. Davanın kabulü halinde projede öngörülen ödemeler yönünden etki doğuracağı gibi reddi halinde ise dava açan çekişmeli alacaklılara ödenmek üzere bir miktar paranın bankaya bloke edilmesine karar verildiği hallerde bu para masaya iade edilecektir. Tarafların çekişmeli alacağın miktarı ve ödenmesi konusunda arabulucuda serbestçe anlaşmaları alacaklılar arasında eşitliği bozduğu gibi konkordato tasdik projesinden farklı ödeme koşulları kabul edilmesi de yasal düzenleme ile kabul edilen konkordatonun tüm alacaklılar için mecburi olduğu ilkesine aykırı olacaktır. Çekişmeli alacakların bu yönü itibariyle de zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı görüşü ileri sürülmüştür. (…, … “Adi Konkordatoda Çekişmeli Alacaklar Hakkında Dava”, Bankacılar Dergisi, Sayı: 116, 2021, s:13)”
Daire, bu davada dava şartı arabuluculuk hükümlerinin uygulanmayacağı kanaatine varmıştır.
Bununla birlikte, yürürlükteki mevzuat çerçevesinde, İİK m. 308/b uyarınca çekişmeli alacaklar hakkında açılan davaların şartları varsa dava şartı arabuluculuğa tabi olduğu düşüncesindeyim.
Konkordato sürecinde, borçlunun bildirilen alacağa itirazı sonucu çekişmeli hale gelen alacak hakkında İİK m. 308/b uyarınca açılan dava, genel hükümlere tabidir. Bu dava, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği niteliktedir; davacı davasından feragat edebilir, davalı davayı kabul edebilir veya taraflar sulh olabilir. Tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri davalar arabuluculuğa elverişli olup, mevzuatta öngörülen dava türlerinden biri ise, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunludur.
Davanın konkordato ile ilişkisi ve dava sonucunun konkordato kapsamında ödemeyi etkilemesi, davanın niteliğini değiştirmez; bu bağlantı, davayı dava şartı arabuluculuk kapsamı dışına çıkarmaz.
Konkordato mühletinde, alacaklının süresi içinde bildirdiği alacak hakkında borçlunun beyanı alınır. Borçlu, alacağı tamamen veya kısmen kabul edebilir. Bu durumda konkordato komiseri alacağı reddedemez ve diğer alacaklılar da itiraz ederek alacağı çekişmeli hale getiremez.
Çekişmeli alacak davasına komiserin veya konkordato mahkemesinin müdahalesi veya katılması söz konusu değildir. Diğer alacaklılar, ancak kesinleşen hükmün alacaklıları zarara uğratma amacıyla hile ile alındığını ispatlayarak yargılamanın iadesini talep edebilirler (HMK 376). Yargılamanın iadesi talebi kabul edilip hüküm iptal edilirse, konkordato tasdik edilmemişse ticaret mahkemesi konkordato hükümlerine göre yaptırım uygulayabilir; konkordato tasdik edilmişse, feshi istenebilir (m. 308/f).
Netice itibariyle, genel hükümlere göre görülen ve alacağın varlığı, miktarı konusunda kesin hüküm teşkil edecek mahkeme kararının verildiği bu yargılama, kanun gereği dava şartı arabuluculuğa tabidir.
Bununla beraber, arabuluculuk sürecinde tasdik edilen konkordato hükümlerini aşan, davacı alacaklıyı kayıran ve alacaklılar arasındaki eşitliği bozan anlaşmalardan kaçınılmalıdır. Bu husus arabulucunun değil tarafların sorumluluğundadır. Zira borçlunun bir alacaklıya diğerlerinden daha avantajlı ödeme koşulları sunması veya ek taahhütlerde bulunması, konkordatonun feshi sebebi teşkil edebilir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 27.03.2024 tarihli ve 2024/362 E., 2024/748 K. sayılı kararıyla konkordatoda çekişmeli alacaklar için açılan davaların dava şartı arabuluculuğa tâbi olmadığına karar vermiştir.
Dairenin temel gerekçesine göre;
“7-Çekişmeli alacaklar hakkındaki açılacak dava, görevli ve yetkili mahkeme ile yargılama usulleri ve ispat hukuku kuralları bakımından genel hükümlere tabi olacaktır. Örneğin çekişmeli alacak olacak kira sözleşmesi ise kaynaklı uyuşmazlık Sulh Hukuk Mahkemesi’nde işçilik alacaklarına ilişkin uyuşmazlık … Mahkemesinde, ticari olmayan bir alacağa dayalı uyuşmazlık ise Asliye Hukuk Mahkemesinde, ticari nitelikte bir alacak ise Asliye Ticaret Mahkemesinde görülecektir. Kanun koyucu burada her uyuşmazlığın uzman mahkemelerde görülmesine ilişkin genel ilkeden ayrılmamıştır. Genel hükümlere tabi olma sadece bu konularda söz konusudur. Buna karşılık, aşağıda anlatılacağı üzere alacağın tahsili genel hükümlere tabi değildir.
8-Yukarıda değinildiği üzere tasdik edilen konkordato genel olarak bütün alacaklılar için mecburi ve bağlayıcı olduğundan çekişmeli alacağın mukadderatı da konkordato hükümlerine tabiidir. Bir başka deyişle çekişmeli alacak hakkında karar veren mahkeme, konkordato projesini göz önünde bulundurarak alacağın tasdik edilen vade, tenzilat ve diğer ödeme koşullarına göre tahsil edilmesi yönünde hüküm kuracaktır. Aksi halde hem ödemeler dengesi bozulur hem de alacaklılar arasında eşitsizlik yaratılmış olur. Bu nedenle, çekişmeli alacak davası ile konkordato prosedürü arasında sıkı bir ilişki olması ve korunan menfaat nedeniyle de doktrinde de zorunlu arabuculuğa tabi olmadığı sonucuna varılmıştır. (ERMENEK, İbrahim/AZAKLI ARSLAN, Betül “İcra ve İflas Hukuku Açısından Ticari Davalarda Arabulucuya Başvuru Zorunluluğu”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı:148,2020, s:152.)
9-Konkordato davasında hem davanın kabulü hem de davanın reddi alacaklıları etkileyecektir. Davanın kabulü halinde projede öngörülen ödemeler yönünden etki doğuracağı gibi reddi halinde ise dava açan çekişmeli alacaklılara ödenmek üzere bir miktar paranın bankaya bloke edilmesine karar verildiği hallerde bu para masaya iade edilecektir. Tarafların çekişmeli alacağın miktarı ve ödenmesi konusunda arabulucuda serbestçe anlaşmaları alacaklılar arasında eşitliği bozduğu gibi konkordato tasdik projesinden farklı ödeme koşulları kabul edilmesi de yasal düzenleme ile kabul edilen konkordatonun tüm alacaklılar için mecburi olduğu ilkesine aykırı olacaktır. Çekişmeli alacakların bu yönü itibariyle de zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı görüşü ileri sürülmüştür. (…, … “Adi Konkordatoda Çekişmeli Alacaklar Hakkında Dava”, Bankacılar Dergisi, Sayı: 116, 2021, s:13)”
Daire, bu davada dava şartı arabuluculuk hükümlerinin uygulanmayacağı kanaatine varmıştır.
Bununla birlikte, yürürlükteki mevzuat çerçevesinde, İİK m. 308/b uyarınca çekişmeli alacaklar hakkında açılan davaların şartları varsa dava şartı arabuluculuğa tâbi olduğu düşüncesindeyim.
Konkordato sürecinde, borçlunun bildirilen alacağa itirazı sonucu çekişmeli hale gelen alacak hakkında İİK m. 308/b uyarınca açılan dava, genel hükümlere tabidir. Bu dava, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği niteliktedir; davacı davasından feragat edebilir, davalı davayı kabul edebilir veya taraflar sulh olabilir. Tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri davalar arabuluculuğa elverişli olup, mevzuatta öngörülen dava türlerinden biri ise, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunludur.
Davanın konkordato ile ilişkisi ve dava sonucunun konkordato kapsamında ödemeyi etkilemesi, davanın niteliğini değiştirmez; bu bağlantı, davayı dava şartı arabuluculuk kapsamı dışına çıkarmaz.
Konkordato mühletinde, alacaklının süresi içinde bildirdiği alacak hakkında borçlunun beyanı alınır. Borçlu, alacağı tamamen veya kısmen kabul edebilir. Bu durumda konkordato komiseri alacağı reddedemez ve diğer alacaklılar da itiraz ederek alacağı çekişmeli hale getiremez.
Çekişmeli alacak davasına komiserin veya konkordato mahkemesinin müdahalesi veya katılması söz konusu değildir. Diğer alacaklılar, ancak kesinleşen hükmün alacaklıları zarara uğratma amacıyla hile ile alındığını ispatlayarak yargılamanın iadesini talep edebilirler (HMK 376). Yargılamanın iadesi talebi kabul edilip hüküm iptal edilirse, konkordato tasdik edilmemişse ticaret mahkemesi konkordato hükümlerine göre yaptırım uygulayabilir; konkordato tasdik edilmişse, feshi istenebilir (m. 308/f).
Netice itibariyle, genel hükümlere göre görülen ve alacağın varlığı, miktarı konusunda kesin hüküm teşkil edecek mahkeme kararının verildiği bu yargılama, kanun gereği dava şartı arabuluculuğa tabidir.
Bununla beraber, arabuluculuk sürecinde tasdik edilen konkordato hükümlerini aşan, davacı alacaklıyı kayıran ve alacaklılar arasındaki eşitliği bozan anlaşmalardan kaçınılmalıdır. Bu husus arabulucunun değil tarafların sorumluluğundadır. Zira borçlunun bir alacaklıya diğerlerinden daha avantajlı ödeme koşulları sunması veya ek taahhütlerde bulunması, konkordatonun feshi sebebi teşkil edebilir (Bkz. Çiğdem Yazıcı, Adi Konkordatoda Çekişmeli Alacaklar Hakkında Dava (İİK m. 308/b), Bankacılar Dergisi, Y. 32, S. 116, s. 14).